
Dubrovnik seyahatimiz sırasında günübirlik "Saraybosna-Mostar" turuna katıldık. Sabahın erken saatlerinde başlayan turumuz, sınır geçişleri nedeniyle, gece geç saatlerde son erdi. Ancak bu kadar uzun ve yorucu bir tur olmasına rağmen Saraybosna ve Mostar'ı gördüğümüze değdi. Saraybosna (Sarajevo) eski bir Osmanlı şehri. Adı, "Saray Ovası" ndan geliyor. Bizim Safranbolu'ya benziyor, tarihi yerleri. Dubrovnik'in aksine, savaşın yorgunluğunu ve hüznünü üzerinden atamamış.
Osmanlı döneminden kalan bölümü gezdikten sonra öğle yemeği için "Ferhatovic" e gittik. Eski şehirde, merkezde güzel bir restorant. Aslında seyahat öncesi yaptığım araştırmada eski Galatasaraylı Tarık Halilhodziç'in yeri öneriliyordu. Ancak tur kapsamında olduğumuz için Ferhatovic'e gittik. Gerçi rehberimizden Tarık Halilhodziç'in çok fazla restorana gelmediği; eşinin de gelen Türkler'e, belki de gösterilen ilgi nedeniyle, iyi davranmadığını ilettiler. Gitmediğimi için yorum yapamayacağım.
Ferhatovic'te menümüz zengindi. Önce peynirli ve kıymalı Boşnak böreğimizi aldık. Yanında domates ve salatalık vardı. Gerçekten de çok lezizdi. Boşnaklar bu işi çok güzel yapıyorlar. 
Ardından Çevap'lerimizi (parmak köfte) yedik. Çevap'iyi lezzetli kılanın köftelerin içinde yer aldığı yağlı ve kızartılmış pideden kaynaklandığını öğrendik. Köftelerimiz iyi pişmiş ve lezzetliydi. Yanında aldığımız ayranlar da lezzeti bir kat daha artırdı. Son olarak tulumba tatlımızı aldık. Bu bizim bildiğimiz küçük tulumbalar gibi değildi. Onların en az iki katı büyüklüğündeydi. Tulumbanın şekeri idealdi ve içinde kuru tek bir yer yoktu.Fiyatlar oldukça makul; servis ise, büyük bir grup olmamıza rağmen, hızlıydı.
FİYAT- KALİTE 5 Yıldız
ORTAM 5 Yıldız
SERVİS 4 Yıldız
Adres: Oprkanj 2, Sarajevo Centre 71000
Telefon: +387 (0)33 537 555


Ben ve eşim tabii ki küçük kızarmış balıklardan aldık. İki kişi büyük bir porsiyon geldi. Tadı da bizim hamsilere benziyordu. Ancak bu balıkların gümüş balığı olduğunu öğrenince balık yemeği kesmek zorunda kaldık. Gümüş balığının yetişme ortamının bunda büyük bir rol oynadığını söyleyebilirim. Gerçi eşimin babası da kendisine yanlışlıkla söylediğimiz midyeli spagetti nedeniyle de olayı biraz abarttı ama sonuçta biz balık sefamızın sonunu getiremedik. Aslında eşimin babasının tercihi bu değildi ama midyenin İngilizce'sini unuttuğumuz için zoraki olarak eşi ile birlikte yemek zorunda kaldı. Tadını tabii ki hiç beğenmediler. Zira midye mevsimi olmadığı için gelen midyeler de kötüydü. Bir de domates soslu olması da birkaç tadı karıştırarak aynı anda yemeğe alışkın olmayan bizler için iyi bir deneyim olmadı.

Gelelim Hırvat mutfağına. Her denize kıyısı olan ülke gibi buranın da deniz ürünleri ile yapılan yemekleri ünlü. Daha sonraki yazılarımda bunlardan bahsedeceğim. Ama biz her temkinli Türk turist gibi ilk gecemizi fast food (Mc Donalds, Burger King, vb.) ya da pizza ile geçirmek istedik. Ama size süper bir haberim var: "Dubrovnik'te bu ünlü fast food markalarının hiç biri yok." Üstüne üstlük hamburger yapan yerel dükkanlar da çok az. Bu yüzden elimizdeki pizza seçeneğini değerlendirmek istedik. 








